23 Mart 2011 Çarşamba

Televizyon ve Vicdan Azabı

Endişeli ve huzursuzum.

Çok kararlı başladığım halde Duru'yu 2 yaşına kadar televizyondan korumayı başaramadım. O öyle yaptı bu böyle yaptı konusuna girmek istemiyorum, olan oldu... Duru artık TV'nin son derece farkında; istiyor, istediğinde açmayınca huysuzlanıyor, inatlaşıyor. Mümkün olduğu sürece dikkatini dağıtmaya, unutturmaya çalışıyorum ama gene de gün içerisinde bir kaç saat televizyona maruz kalıyor. Direkt izlemese bile o açıkken oyun oynuyor, kapandığını fark ettiğinde tepki gösteriyor, kumanda ortalıkta kaldıysa kendi açıyor.

Bu noktada işte kendimle çelişmeye başlıyorum. Bazen onun huysuzluğuyla, inadıyla mücadele etmektense TV'yi açmak kolayıma geliyor. Bir taraftan içim içimi yiyor ama tüm gün Duru'nun peşinden koşuşturmaktansa arada onun televizyon karşısında oyalandığı, sakin sessiz oynadığı zamanları kendime ayırmak daha kolayıma geliyor.

(Bu blog yazısı tam da böyle bir anda yazılıyor ne yazık ki...)

Yanımda annemin, ya da bir yardımcının bulunmayışının bu duruma etkisi büyük biliyorum. Tüm gün Duru'yla ve evle ilgilenmek "zorunda" olmak, kendimle ilgili hiç bir şey yapamamak çok zoruma gidiyor. Hayatım kontrolümün dışında geçip gittiğini hissediyorum. Çalışıyor olsam ya da çalışmak istediğimde sorun yaşamayacağım kadar bir iş deneyimim olsa o zaman belki şimdi hissettiğim endişelerin hiç birini hiç hissetmeyeceğim. Bu, "durumumu değiştirme gücüne sahip olmama" hissi beni kötü etkiliyor. İsteksiz ve mutsuz oluyorum.

Konuya dönecek olursak, bu ruh halim yüzünden Duru'yu TV'den uzak tutmak için gereken çabayı gösterecek gücü ve sabrı kendimde bulamıyorum.

Ama bir taraftan da zaman içerisinde çocuktaki değişimleri görüyorum.
Bir süredir oyun kurma, kendi başına oyalanma süreleri ciddi miktarda azaldı. Oyuncaklarıyla daha az oynuyor. Renkli halkaları, shape sorter'ı öyle bir kenarda yatıyor. Ahşap küpleriyle kule dikmektense benim onu heveslendirmek için yaptığım kuleleri yıkmayı tercih ediyor. Bu oyuncaklarla ilgili becerilerinin yavaş yavaş gelişmesi lazım ama ilgilenmediği için gelişmiyor. Yaşıtları arasında artık ciddi ciddi konuşarak derdini anlatmaya başlamış olanlar var. Duru daha 10 - 12 kelime söylüyor.

BİLİYORUM: Her çocuğun gelişimi farklı!
Çocuğumu başka çocuklarla karşılaştırma hatasına düşmek istemiyorum.
Ama "ya hepsi televizyon yüzündense" düşüncesi, kendi sıkıntılarım yüzünden çocuğumun gelişimini, hatta belki geleceğini etkilediğim endişesi sürekli içimi kemiriyor.

Bir de ben böyle kendimi paralarken,
bu çocuğu bu kadar seven, düşüp de "ıh" dedi mi delirecek gibi olan bunca insan çocuğun gelişimini, geleceğini nasıl oluyor da bu kadar az düşünebiliyor aklım almıyor.